BAĞIMSIZ BASIN PLATFORMU. KÜLTÜR, SANAT VE GÜNCEL GELİŞMELER.

Sabahın Kokusu

“Sabahın Kokusu” 

Ruhun bedeninde durmak istemez bazen.  

Sabahın ilk ışıkları ve kokusu, sen gibi biraz—  

biraz ben, biraz da senli benden.  

Hafif bir uykusuzluk, kimsesizliğin sessizliği.  

Sanki aklım bir bahçede koşturuyor.  

Sadece seni izliyorum, susuyorum.  

Nasıl tarif eder ki sözcükler? Dursun, dökülmesinler.  

Sabahın kokusu: sen, ben… Biraz sen koksun, biraz da ben.  

O kadar çok gürültü var ki, biraz böyle dursun.  

Nefes alsın aklım, yanına yamacına sokulsun.  

Üşüdüğünü anladım, ellerin kavuşuyor ellerime.  

Gülüşün parladı, kalbim sarılıyor kalbine;  

yaslanmış saçların göğsüme.  

Hissetmeyi hatırlıyorum en derinlerimde.  

Saklanmıştı çoktan, bakmıyordum gözlerinin kahvesine.  

Derin nefes alıyorum, senli gökyüzünde.  

Bıraksam, dolanacak ruhum gözlerine, ellerine, sensizliğe.  

Ben gibi bakar oldun sen de.  

Hemen gitmeliyim sessizce…  

Şiirler, kitaplar yazmak geliyor içimden nedensizce.  

“Bu anı avcumun içinde saklayacağım,” dediğinde,  

tutsak kaldım avucunun içinde.  

Ne gelebildim, ne de gidebildim.  

Yanındaydım, zamanı durdurabildim sayende.  

Senden değil, ben kendimden saklanmışım.  

Değiştiğimi anladığımdan bu soluksuz kaçışlarım.  

Seni her anımda yaşadığımdan bu saçmalayışlarım.  

Her bir hücremin sana mahkûm olmasından bu gözlerimi kaçırışlarım.  

Uzun uzun bakamadığım gözlerine, bu yakarışlarım.  

Daha da kötüsü: her şeye rağmen beni anladığını bilmek.  

Kendi ölümümü izlemek gibi,  

kaçamadığım sona doğru sana çekilmek.  

Sabahın kokusu, bahçemde sen dolu çiçekler demek. 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer İçerikler