Ne zaman aklıma gelsen göz ucuyla oradasın.
Kirli sepetlerin ardında, üstünde karlı bulutlarla, gizlisin.
Sakıncalı düşlerimin temenni bulduğu yerdesin, göğsüm: sızım.
Işık: artık aralanır durur perdenin pis kalmış tozlarında
Derdi biri: gecenin en karanlık hali sabaha en yakın olduğu andır.
An bu andır ve ruhum yorgun, kalbur sokaklarda kalbim, sakat.
Hala aynı ölümün hissini veriyor soğuk yüzün ve bahçemde kiraz*
Alegori yok, aforizma yok, metafor yok, yok da yok.
Sayamıyorum.
Birden ikiye, ikiden üçe, kaçtan kaça?
Öylece:
Kuruluyorum*
Ya devrileceğim bu hayata galip gelemeyip ya da kurtaracağım içinden seni
Tıpkı gözlerinde kahraman gibi.
Ya devrileceğim ya da devireceğim.
Yok, zaten yok başka yolu.
Yok da yok, varsa söyle!
Ne zaman aklıma gelsen göz ucumda geberirsin tekrar.
Senin benim aklıma gelmen demek başlı başına intihar.
Ve vücut kaldırmaz sızıyı, yataklara düşürür antidepresanlar,
İçimde sızı, sızının olduğu yerden beni kaldır tekrar*
Hastane koridorları ve eş güdümlü kaldırımlar arası mekik,
Nasıl aklımı kaybediyorum bi’ görseniz!
Sanki bi’ yandan babam bağırıyor sırf ben yanlış yaptım diye bir şeyleri
Ve biliyorum elbet bi’ yerlerde ılık sesiyle annem seslenir.
İçimde büyür çocuk, çocuk içimde mutlulukları öldürür, yerine geçer:
Büyür.
Hep ağlayasım geliyor, hiç elimi tutma.
Büyük travmalar büyük raylarda yollar., aranıp dururuz.
Keşmekeş bu ilacı yok.
Bana ipucu ver demiştim.
İpin ucunu boynuma geçirmekten yana değildi kastım.
Kastın canıma da olsa canım, kabulümdür.
İnsan katilini tanır*
Daima yalan söylüyorum, tüm yalanlarım bundan ibaret:
İyiyim.
Boş bi’ duvara bakıp kirpiklerinden kaydı mı hiç dünya?
Ya da bi’ ceketin cebinde aradın mı ilaçlarını?
Sana hangi rengi kattı dünya da gelip siyaha kattın rüyamı*
Elbet hakkım vardır ve pek tabii helaldir canım.
İnsan canını yakana bi’ can daha vermeye hevesli canım.
Emsal kararı yok, elbet çekeceğiz bu aşkı*
Düşünüp derinlerinde düşürüp çoğu bulutu gökyüzünden dizlerine
Zaten yaşamak başlı başına külfet,
Bir de sen beter etme, yeter.
Debelenip duruyorum bu yokuşların başlarında sanki yüküm ağır
Ve aramı koparamıyorum debriyajımla
Zamanla akıp gidiyorum geriye doğru, içten içe pazarlıklı olanlardandı umudum
Geçmişten çekişliyim ve gebermekten yoruldum.
Savrulup fırtınalarında bu evin ne diye geri gelip duruyorsun?
Madem sevmedin: yeter! Beni öldürüyorsun.
Ve kulaklarında bi’ silah sesi daha ve eklenerek süregelir hayat
Bi’ başka bedende dahi seni izliyorum.