BAĞIMSIZ BASIN PLATFORMU. KÜLTÜR, SANAT VE GÜNCEL GELİŞMELER.

Her Şeyi Yapmak İstemek Ama Yapamamak

Her şeyi yapmak istemek, modern insanın taşıdığı en görünmez ama en ağır yüklerden biri. Sonsuz seçenekler, tükenmeyen ilham kaynakları, her gün karşımıza çıkan “şunu da deneyebilirsin” önerileriyle çevrelenmiş bir hayatta yaşıyoruz.

Sosyal medya akışları, başarılı insanların başarı hikâyeleri, her sabah yeni bir şey söyleyen içerikler, zamanla insanın kendi iç sesiyle bağını kopartmasına neden oluyor. Bir yandan üretmek, gelişmek, öğrenmek isterken; diğer yandan neyi neden istediğimizi bile unutuyoruz.

Bu da bizi bir düşünsel ve duygusal çıkmazın içine sokuyor: Her şeyi yapmak isterken, hiçbir şeyi yapamamak.

Bu durum dışarıdan tembellik gibi görülebilir ama aslında yorgunluktur. Denemeden vazgeçmek değil, çok fazla şeyi aynı anda denemeye çalışmaktan doğan bir tükenmişliktir. Zihnimiz, aynı anda beş farklı ihtimale açık kalmaya çalışırken karar alma yetisini yitiriyor.

“Yeni bir dil öğrenmek istiyorum” dediğimiz anda bir yanımız hemen başka bir dili hatırlatıyor. “Yazı yazmalıyım” dediğimizde, başka bir ses resim çizmeyi öneriyor.

“Kitap okuyacağım” dediğimizde, videolu anlatım daha cazip geliyor. Bu sonsuz döngü, bir tür zihinsel felce neden oluyor. Ve en sonunda hiçbir şeyi başlatamadan, akşam oluyor.

Ertelemenin Ardındaki Korku

Ertelemenin ardında çoğu zaman korku yatar: Başarısızlık korkusu, yetememe korkusu, seçtiğimiz yolda diğer olasılıkları kaçırma korkusu. O yüzden ilk adımı atmamak, her şeyi mümkün kılar gibi gelir. Çünkü başlamazsak hiçbir şeyi kaybetmeyiz gibi düşünürüz.

Ancak bu yanılsama bizi içsel bir boşluğa çeker. Zihin sürekli meşgul olur, ama ortaya somut hiçbir şey çıkmaz. Her yeni fikir bir diğerini bastırır. Her karar ihtimali, diğerinin önünü tıkar. Ve bu zincirleme içsel çarpışma, zamanla kişinin kendisine olan inancını kırar.

Burada en büyük sorunlardan biri, ne istediğimizi gerçekten bilmememiz. Belki de ilk önce “istek” kelimesinin içini yeniden doldurmak gerekiyor. Sosyal medyada gördüklerimiz, arkadaşlarımızın tercihi, ailemizin beklentisi ya da toplumun dayattığı başarı tanımıyla değil; kendi içsel yönelimimizle ne yapmak istediğimizi anlayabilmek.

Ama bu da hemen olmuyor. Çünkü sessizliğe tahammülümüz yok. Sürekli bir ses, bir uyarıcı, bir yönlendirme bekliyoruz. Halbuki belki de ilk adım, sessizliğe alışmak, hiçbir şey yapmamaya cesaret etmek.

Hiçbir şey yapmamak da aslında bir eylemdir. Düşünmek, gözlemlemek, beklemek… Bunlar pasiflik değil, hazırlıktır. Ama biz bu duraksamaları değersizleştirdik. Her boşluk bir verimsizlikmiş gibi algılanıyor.

Oysa belki de tam tersi: Boşluk, yeni bir anlamın habercisidir. Kendimizle karşılaşma anıdır. Fakat biz o boşluğu hemen bir şeyle doldurmaya çalıştığımız için, iç sesimizin ne dediğini duyamıyoruz. Ve her gün biraz daha uzaklaşıyoruz kendimizden.

Kendini Tanımak

Kendini Tanımak

Kendini tanımak, neyi gerçekten istediğini anlamak zaman ister. Ve bazen bu zaman, hiçbir şey üretmemeyi, hiçbir şey yapmamayı da içerir. Bu süreçte “yetersizim” dememek gerekir. Çünkü esas yetersizlik, içini doldurmadığımız onlarca projeye başlamakta değil, bir tanesini bile kendi irademizle seçememekte yatar. Belki de mesele, tek bir yola sapmakta değil; o yolu neden seçtiğimizi bilerek yürümekte.

Her şeyi yapmak zorunda değiliz. Her fikri gerçekleştirmek, her ilgi alanını geliştirmek, her fırsatı değerlendirmek bizim yükümlülüğümüz değil. Bu modern dünyanın yanılgısı. Asıl güç, bazı şeylerden vazgeçebilmektir. “Bunu yapmayacağım” diyebilmek, özgürlüğün kapısını aralar. Çünkü ancak o zaman neye “evet” dediğimiz gerçekten anlam kazanır.

Sonunda insan fark eder ki, her şeyi yapmaya çalışırken, kendini kaybetmiştir. Ve bir sabah uyanır, hiçbir şeyin peşinden koşmadan önce kendisini bulması gerektiğini anlar. İşte o an, gerçek başlangıçtır. Tüm yolların sustuğu, iç sesin konuştuğu o an…

Ve belki de yapılacak tek şey, tüm ihtimalleri susturup, birini seçmek değildir. Belki de asıl mesele, sessizliğe yer açmak, boşluğa tahammül etmek ve gerçekten ne hissettiğimizi anlamaya çalışmaktır.

Çünkü o zaman, yapmak istediğimiz şey bizim olur. Başkalarının değil, trendlerin değil, algoritmaların değil. Bizim sesimiz, bizim yolumuz, bizim gerçeğimiz.

Bu metni okuyan biri için mesaj açık: Eğer sen de uzun zamandır bir şeyleri yapamıyor, karar veremiyor, başlayamıyorsan… Belki de ilk yapman gereken şey, hiçbir şey yapmamaktır. Çünkü sessizlikten doğar gerçek hareket.

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer İçerikler