BAĞIMSIZ BASIN PLATFORMU. KÜLTÜR, SANAT VE GÜNCEL GELİŞMELER.

Filistin’i Tanıyan Ülkelerin Sayısı Neden Artıyor?

Tanınmak Ne Anlama Geliyor?

Uluslararası hukukta bir devletin “tanınması”; siyasi varlığın, sınırların ve egemenliğin meşrulaşması anlamına gelir. Her ne kadar devlet olmanın temel kriterleri (Montevideo Konvansiyonu’na göre: sürekli nüfus, belirli bir toprak, hükümet ve bağımsız dış ilişkiler) Filistin tarafından yerine getiriliyor olsa da, bölgede devam eden işgal ve siyasi baskı, bu tanınmaları geciktiriyordu.

Ancak son iki yıl içinde tablo değişti. 2024-2025 döneminde Norveç, İrlanda, İspanya gibi Batı Avrupa ülkeleri Filistin Devleti’ni resmen tanıdı. Bu adım, şu soruyu beraberinde getirdi: “Bu kadar yıl sonra neden şimdi?”

Tarihsel Arka Plan: Filistin’in Devletlik Mücadelesi

Filistin, 1948’deki İsrail’in kurulmasından bu yana toprak kaybı, işgal, sürgün ve tanınmama sarmalı içindeydi. 1988’de Yaser Arafat tarafından ilan edilen bağımsız Filistin Devleti, o dönemde başta Arap ülkeleri olmak üzere 70’ten fazla ülke tarafından tanınsa da, Batı’nın büyük bölümü bu tanımayı reddetti.

2012’de BM Genel Kurulu’nda “gözlemci devlet” statüsü alan Filistin, uluslararası platformlarda daha aktif rol almaya başladı. Ancak başta ABD olmak üzere, çoğu Batı ülkesi tanıma konusunda geri durdu. Bunun temelinde İsrail ile ilişkileri zedelememe kaygısı ve Orta Doğu denklemini bozmama stratejisi yatıyordu.

Gazze Savaşı ve Kamuoyu Baskısının Yükselişi

2023-2024 Gazze Savaşı, uluslararası kamuoyunda çarpıcı bir farkındalık yarattı. Binlerce sivilin hayatını kaybetmesi, altyapının yok edilmesi ve BM görevlilerinin hedef alınması gibi olaylar, Batı kamuoyunun İsrail’e yönelik eleştirisini güz yüzüne çıkardı.

İspanya, Norveç ve İrlanda gibi ülkelerde yoğun öğrenci protestoları, sendika bildirileri ve medya baskısı, hükümetlerin Filistin konusunda somut adım atmasını zorunlu kıldı. Bu tanımalar, salt diplomatik değil, aynı zamanda ahlaki ve sembolik birer pozisyon alış oldu.

ABD ve AB İçindeki Çatlaklar

ABD, uzun süredir Filistin’in tanınmasına karşı bir pozisyon aldı. Ancak son Gazze savaşından sonra Kongre içinde bile bu konu tartışmaya açılır hale geldi. AB üzerinde ise özellikle Almanya, İsrail ile tarihsel ilişkisi sebebiyle tanıma konusunda mesafeli dururken; İskandinav ülkeleri, İspanya ve Belçika gibi ülkeler daha net pozisyonlar aldı.

Bu iç çatışma, AB’nin ortak dış politikasını zorlamaya başladı. İlerleyen dönemde daha fazla AB ülkesinin tanıma yoluna gitmesi, bir “zincirleme tanıma etkisi” yaratabilir.

Tanımanın Pratik Etkisi Ne Olur?

Filistin’in tanınması, BM düzeninde ve uluslararası hukukta meşruluğunu artırır. Bu, Ülkeler arısı antlaşmalara taraf olma, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde daha aktif rol alma ve ekonomik anlaşmalara katılma imkanı sağlar.

Ayrıca, bu tanımalar İsrail üzerinde de siyasi baskı unsuru oluşturur. Her yeni tanıma, İsrail’in dış politika esnekliğini azaltabilir. Ancak yine de bu tanımalar sahadaki işgali durdurmaz; yani somut barış için diplomatik tanıma tek başına yeterli değildir.

Tanıma Dalgası Sürer mi?

2025 itibariyle Filistin’i tanıyan ülke sayısı 145’i geçti. Bu sayının artması, sadece siyasi bir gösterge değil; aynı zamanda kamuoyunun, sosyal medyanın ve insan hakları mücadelesinin diplomasi üzerindeki etkisini gösteriyor.

Yine de her tanıma yeni sorular doğuruyor: Bu bir umut mu, yoksa gecikmiş bir teselli mi? Ve barış için çözüm sadece kağıt üzerinde mi kalacak?

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer İçerikler