Bir karakter kadrajdan çıkar. Kamera dönmez. Seyirci orada kalır ama işte tam o anda, yani göremediğimiz yerde, belki de film başlar.
Sinema sadece gördüğümüz şey değildir. Kadraj, her zaman eksiktir ama o eksiklik, anlatının en güçlü yeridir.
Hitchcock: “Bomba patlarsa sadece korkarsın ama bomba gösterilmeden beklenirse, gerilim başlar.”
Kimi filmler, önemli anları göstermez.
*Haneke – The White Ribbon
*Kiarostami – Ten
*Lanthimos – Dogtooth
Çünkü bazı olaylar sadece etkileriyle anlatılır.
Gösterilmeyeni düşündüğümüzde, anlatının bir parçası oluruz. Yorum yaparız. Hayal kurarız. Kadraj dışı, seyirci için açılmış bir boşluktur ve boşluk çoğu zaman kelimeden güçlüdür.
Tıpkı sinema gibi, yazı da her şeyi anlatmaz. Bazı cümleler susar. Bazı paragraflar nefes alır. Yazı da bir kadrajdır; Ve her kadraj bir şeyleri dışarda bırakır.